Hayati NİZAMOĞLU
1 Kasım seçimleri Ak Parti’yi tek başına iktidara taşıdı. Piyasalar sakinleşti. G 20 organizasyonu tam bir başarı ile gerçekleştirildi.
Peki, 1 Kasım’ da iktidar çıkmasaydı ne olacaktı?
Öncelikle Çarşamba günü yapılan milletvekilleri yemin törenini bekleyecektik. Sonra TBMM Başkanı’nın seçimi gündeme gelecekti. Başkanlık seçimi başlı başına bir problemdi. Meclis İdare Amirleri de belirlendikten sonra, sayın Cumhurbaşkanı en çok oy alan siyasi parti liderini hükümeti kurmakla görevlendirecekti.
Partiler arası görüşmelere geçilecekti.
CHP seçim vaatlerini gündeme getirecek, bakanlık sayısı ve hangi bakanlıkları istediği konusunda pazarlık yapacaktı.
MHP kırmızı çizgilerini gündeme getirecek, bakanlık sayısı ve hangi bakanlıkları istediğini söyleyecekti. Eğer oyu düşmüşse bundan iktidarı sorumlu tutacak, belki de görüşme yapmayacaktı.
HDP malum çizgisini sürdürecekti. Pazarlıkta büyük isteklerde bulunacak, Ak Parti kabul etse imajını kaybedecek, kabul etmese belki de seçeneksiz kalacaktı.
Bu arada 45 gün saymaya başlayacaktık. Hükümet kuramazlarsa yeni bir seçim daha yaşayacaktık.
G 20 organizasyonunda hükmet, topal ördek durumuna düşecek, iktidarsız iktidarın bu organizasyonda etkisi olmayacaktı.
Bürokrasi çalışmayacak, çözüm değil mazeret yeri haline gelecekti.
Piyasalarda büyük dalgalanmalar olacak, döviz ile mal alıp, TL ile satanlar, beklenti enflasyonunu fiyatlarına yansıtacak, oluşan balon ile artan hayat pahalılığı vatandaşı bezdirecekti.
Bir de şu olmasaydı, sayın Erdoğan halk oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olmasaydı, gücü tartışmaya açılacaktı.
Şöyle de düşünürsek, başımızda sayın Erdoğan değil, sayın Ahmet Nejdet Sezer Cumhurbaşkanı olsaydı, gerisini siz düşünün. Vay halimize.
Ankara konuşacak, tabir uygunsa filler tartışacak, çimler ezilecekti.
Bugün hükümetin bir iki gün geç açıklanmasını eleştirebiliyoruz. Ya olmasaydı. Halimizi kime anlatacak, kimden hesap soracaktık?